Bebek bekleyen annelerin terk etmesi gereken alışkanlıkları hepimiz biliyoruz. Alkol, sigara, çiğ et ve fastfood besin tüketimi. Bebek doğduktan sonra ilk 1000 gün öğrenme ve hareket becerilerinin gelişmesi için ne kadar önemli ise; hamilelikteki ilk 100 gün de bebeğin iç organları, beyin ve kalp gelişimi için o kadar önemli. Yediğiniz, içtiğiniz her şey göbek bağı ile bebeğinize aktarılıyorken daha seçici olmak gerekmez mi?


    Siz henüz hamile olduğunuzu anlamakla uğraşırken bebeğinizin gelişiminin en önemli tuğlaları üst üste koyulmaya başlıyor. İlk üç aylık bu dönemde vücudumuzun temel yapı taşlarını, diğer parçanızın sağlıkla büyümesi ve gelişmesi için özenle tüketmelisiniz. Peki nedir bu önemli besinler?


    Karbonhidratlar! Az-çok her insanın bir fikri var ve genel oluşan algı ise “kilo aldırır” yönünde oluyor. Ancak kilo alırım endişesiyle karbonhidratları hayatınızdan çıkarmak çok büyük bir yanlış! Bu nedenle uzmanlar sağlıklı karbonhidratların (kuru baklagiller, sebze-meyveler, tam buğday ekmeği, tahıl) hamilelik döneminde belirli miktarlarda tüketilmesini öneriyor.


    Protein kaynakları! Kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, süt ve süt ürünlerinin hayatınızın merkezine koyun. Bir öğününüzde muhakkak bu zengin protein kaynaklarından birini tüketmeye özen gösterin.


    Vitaminler! Bebeğinizin ve sizin sağlığınız açısından en önemli takviyeleri doktor kontrolünde çeşit ve miktarına uygun olarak kullanmalı, vücudunuzun direncini sabit tutmalısınız. Özellikle kemik gelişim dönemi içerisinde anneden temin edilen fosfor ve kalsiyum miktarı takviye ile temin edilmesi uzmanlarca önerilmektedir.


    Su! Bebeğinizin su dolu bir alanda yaşadığını düşünün. O var oldukça su ihtiyacı devam edeceğinden ve vücuttaki su her an stabil kalmadığından takviyeyi ihmal etmemek gerekiyor. Günde en az 2 litre su tüketimine özen gösterilmelidir.


    Sağlıksız beslenme ile kazanılan ve dolayısıyla bebeğe kazandırılan alışkanlıklar ise doğum esnasında olmasa bile ileride bebeğinize ve size günümüzün en yaygın hastalıklarından biri olan obezite olarak geri dönebilir. Obezite; aşırı kilolu olma durumu ise bir aşamadan sonra önünü alamayıp kısır bir döngü içerisinde hayatınıza girebilir.


    Brezilya son yıllarda obezite ile mücadele ediyor. Yapılan araştırmalara göre erkeklerin %54’ü, kadınların %48’i aşırı kilolu. Bununla ilgili olarak başlatılan bir kampanya ile obez çocuk yetiştirmek istemeyen anneler beslenme konusunda çok daha seçici davranmayı amaçlamışlar. Sigara ve alkolü listeye dahil bile etmiyoruz. Hiçbir şekilde özellikle de hamilelik döneminde tüketilmemesi gerektiğini çok iyi biliyoruz.


    Bu kampanyada annelerin sorumluluğu obez bir nesil yetiştirmemek için sağlıklı beslen ve besle prensibine dayanıyor. Bir kitapta okumuştum. Tadını bilmediğiniz şeyi canınız çeker mi? Hani bu canım istedi olayımız var ya? Örneğin hiç hamburgerin tadına bakmamış olsaydık canımız ister miydi? Ya da asitli içeceklerin? Ebeveynler bunlar için geç kaldı ama yetiştirecekleri nesiller için daha çok erken. Vücutlarımıza hamallık yaptırmanın, maksimum seviyelerde şeker yüklemenin ve bunların da bizleri-çocuklarımızı günden güne hımbıllaştırıp, kilo aldırmaya ve sağlıksız bir hayata sürüklemesine  gerek var mı? Kesinlikle yok!


    Başlatılan bu kampanya umuyorum ki Brezilya ile sınırlı kalmaz ve tüm dünyada farkındalık yaratır. Sağlıklı ve güçlü nesiller yetiştirmek siz annelerin elinde ve bunun için bebeğinizi hissettiğiniz ilk andan itibaren hamilelik döneminiz süresince önlemlerinizi alın.