Anne-baba tutumu, anne ve babanın iletişim sırasında çocuklarına yansıttıkları davranışlarının tamamıdır. Sağlıklı gelişim göstermesi beklenen çocukların eğitiminde iki temel unsur vardır. Bunlardan ilki anne-babanın çocuğa gösterdiği ilgi, destek, sevgi, kabul, yakınlık; ikincisi ise anne-babanın çocuğa çizdiği sınırlardır. Bu hususların tamamı, anne-baba tutumları olarak ifade edilir ve bu tutumlar çocukların kişisel özelliklerini ve davranış şekillerini belirler. Anne-baba tutumlarını iki ana başlık altında Olumlu Anne-Baba Tutumları ve Olumsuz Anne-Baba Tutumları olarak gruplandırabiliriz.


Olumlu Anne-Baba Tutumu

Bu grup altında bulunan ebeveynler destekleyici, kabul edici ve demokratik bir yaklaşım izlerler. Ebeveyn-çocuk arasındaki sözel ilişki daima açıktır ve konuşarak problemlerin aşılması tercih edilir. Bu tarzda yaşamayı tercih eden anne-babalar çocuklarına sınır koymada da oldukça başarılı olarak nitelendirilmektedir. Çocuklarına sağladıkları koşulsuz “sevgi” yaptırım aracı olarak kullanılmamaktadır. Aile içinde her zaman çocuklara söz hakkı tanınması ve fikirlerine önem verilmesi ilkesi önemsenmiştir. Böylece ileride özgüveni tam ve ne istediğini bilen bir birey yetiştirilir.


Olumsuz Anne-Baba Tutumu

Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumu: Ebeveynlik otomatik olarak koruyup-kollama iç güdüsü uyandırıyor. Anne-babanın çocuğu aşırı koruması, gereğinden fazla kontrol edilmeyi ve özen gösterilmesini gerektirir. Bu da zamanla “bebekleşme” diye tabir edilen şımarık ve büyümesine fırsat verilmeyen çocuk modelini oluşturur. Devamlı olarak bir yetişkinin koruma ve kollanmasını arayan çocuk öz güven eksikliğiyle ve işlerinin sorumluluğunu almadan büyür. Toplumdaki gelişimini etkilememek için anne ve babanın çocuğa karşı tutumu oldukça önemlidir.


Otoriter Anne-Baba Tutumu: Bu tutumu benimseyen aileler baskı yoluyla kendilerince doğruyu göstermek ve öğretmeyi hedeflerler ancak her zaman yasaklar cazip gelir. Çocuktan kendilerine itaat etmelerini bekler ve ev içerisindeki atmosferde korku hakimdir. Bu otoriteyi benimseyen ebeveynlerde fikir alışverişi, düşünceye saygı, sabırlı ve duyarlı olma özellikleri bulunmamakla birlikte yetiştirdikleri bireyler de korkak, boyun eğen, hakkını savunamayan, toplum içerisinde değer görmeyen kişiler olurlar.


İzin Verici, Hoşgörülü Anne-Baba Tutumu: Evde patronun çocuk olduğu, her dediğinin yapıldığı bir aile ortamı düşünelim. Çocuk daima ilginin kendinde toplanmasını ve her istediğinin anne-baba tarafından yapılmasını ister. Bu şekilde büyütülen bir çocuğun sınır kavramı olmayacak, haliyle doyumsuzluk had safhada olacaktır. Ev içinde kendini patron ilan eden çocuk, dış dünyada zayıf kalacaktır. Kuralsızlığa alıştığı için toplumun düzeni ona farklı gelecek ve haliyle ait olamama duygusu yaşayacaktır.


Tutarsız Anne-Baba Tutumu: Olumsuz tutumların içinde en tehlikelisi denilebilir. Anne-babanın davranışları değişkenlik gösterdiği zaman çocuk kendi davranışından emin olamaz. Kendi davranışlarını anne-babasına göre ayarlamaya çalışır çünkü rol modelleri sizlersiniz. Sergiledikleri bir davranışa sizlerin değişen tavırlarınıza göre neyin doğru-yanlış olduğunu kestiremedikleri için daima kaygılı hissederler. Kendilerine ve çevrelerine güvensizlikleri artar. Her şeyde şüphelenen, kararsız bireyler olma yolunda ilerler.


Ebeveynler daima koruma içgüdüsü ile çocuklarına yaklaştıklarında duygusallık ağır basıyor ancak bunu dezavantaja dönüştürmemek gerekiyor. Dolayısıyla ebeveyn-çocuk ilişkilerinde “arkadaş” kavramından ziyade “anne-baba” kavramlarının oturtulması, benimsenmesi gerektiği uzmanlar tarafından öneriliyor. Ebeveynler ve çocukları arasında ileride gerçekleşecek diyaloglarda seviye ve tutum korunmalıdır. Duygusallık elbette ön planda olacaktır ancak bunun sizi yönetmesine, çocuğunuzun bunu kullanmasına müsaade etmeyecek şekilde duygu yönetimi gerçekleştirmeniz önerilmektedir.