Bir çoğumuz sevmiyor bile kabul edelim. “Zaten ben anlamıyorum, okulda da matematiğim zayıftı” deyip kurtulmaya bile çalışanları görmüşsünüzdür. Maalesef  öyle değil. Anlamam, bilmem deyip sıyrılmak istesek de hayatımızın her anında sayıları, hesaplamaları kısacası matematiği kullanıyoruz. İki kilogram patates almamız gerektiğinde etiket fiyatında yazan birim kilogramdan ödenecek toplamı hesaplıyoruz. Akşam arkadaşlarımızla çıkmak için sözleşirken bile “21:00’da şurada.” diyoruz. Hazırlanırken kaç saatimizin kaldığını hesaplıyoruz. En basit örnekleriyle matematik hayatımızın tam merkezinde.

 

Hayatımızın her alanında kullandığımız ve bilen kişinin işini kolaylaştıracak bu bilim alanında başarılı olmaksa her şeyin başında olduğu gibi ebeveynlerin ve sonrasında çocuklarımızın elinde. Bizler ebeveyn olarak öncelikle çocuklarımıza ‘matematiksel düşünme’ kısmında yardımcı olmalıyız. Bir problemi kendi başına,izlediği,denemek istediği yoldan yapmasına müsaade edip ardından sizin tercih ettiğiniz yöntemi göstermeniz bile bir matematiksel düşünme örneğidir. Hani her anne çamaşır-bulaşık makinesinin kapağına basıp tezgaha tırmanmaya çalışan çocuğunu anlatır ya? O çocuk matematiksel düşünüyor işte! Bırakın çıksın, çıkmaya çalışsın. Yapamadığı taktirde başka bir yol denesin ama bunu o keşfetsin. Tabii ki düşmesin, destek olun ama engellemeyin.

 

Uzmanlar katıldıkları bir söyleşide çocuklara “Altı kurabiyen var ve bir arkadaşınla bunları paylaşman gerekiyor. Kurabiyelerini nasıl dağıtırsın?” diye sormuşlar. Öncelikle verilen cevaplar eşitlikten yana…

 

-Üç O’na,üç bana.

+Başka?

-Dört O’na,iki bana.

+Başka?

-İki O’na,dört bana.

+Aynı sayıları kullanmadan nasıl yaparsınız?

-Altısını da ben alırım, O’na vermem.

+Paylaşmak zorunlu ama!

-Yarım O’na, beş buçuk bana o zaman.

+(?)

 

Bu cevabın karşısında profesörler alkışlarla çocukları yerlerine almışlar. Sunumuna devam edecek olan bilim insani ise açıklamak istediğini canlı olarak sunmanın hazzıyla “Çocuklara fırsat verildiğinde yani başka çözüm yollarının olduğu mesajı verildiğinde algıları daha cok açılıyor ve kendi problemlerini çözebiliyorlar.” sonucunu katılımcılara aktarmıştır.


 

Çocuklarımızın eğitiminde öncelikli rol evdeki öğretmenleri olmanızdan geçiyor. Her anlamda, her konuda sorularına doğru yanıt verebilmek için daha çok okumalı ve araştırmalısınız. Sorduklarınızın asıl cevabını alana kadar “Başka nasıl yapabilirdin?” ya da “birlikte düşünelim” şeklindeki yaklaşımlar çocukların düşünmesi için teşvik edici söylemlerdir. Çocukların düşünme becerilerini geliştirmek için onların beyinlerini aktif hale getirecek ve düşünmelerini sağlayacak sorular sormayı bilmeliyiz. Öncelikle sorduğumuz sorular basit ve uygun kelimelerden oluşmalıdır. Ana hedef; içsel seviyede bir merak, ilgi ve farkındalık oluşturacak bir soru seçmeniz yönünde olmalıdır.